- Yıllarca çok sayıda tıp doktoru yetiştirmiş Prof. Dr. Adnan Yüksel, üniversite tercihi yapacak gençlere çarpıcı bir tavsiyede bulundu: “Eğer o üniversite kendindeki yeteneği arttırmayacaksa asla boşa vakit kaybetmesinler, üniversiteye gitmek yerine bir an önce bir ustanın yanında meslek öğrensinler.”
- “Önemli olan iyi bir meslek seçmek değil meslekte iyi olmak” diyen Biruni Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adnan Yüksel, eğitim sistemini de eleştirerek, çocukların yeteneklerinin erken yaşta belirlenmemesinin diplomalı işsizler ordusunun en önemli sebebi olduğunu söyledi.
İşsizler ordusunda yer almamak için üniversite mezunu olmanın yetmediği günümüzde, uzmanlar öğrencilere yeteneklerini en iyi şekilde ortaya çıkartabilecek üniversiteleri tercih etmelerini öneriyor. Hatta “Kendinizi farklılaştırmanıza yaramayacaksa hiç üniversiteye gitmeyin, zaman kaybetmeden bir ustanın yanında bir an önce meslek öğrenin” diyenler de var. Yıllarca Cerrahpaşa’da çok sayıda tıp öğrencisi yetiştirmiş tecrübeli akademisyen, Biruni Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adnan Yüksel de bu öneride bulunan isimlerden biri.
Doç. Görkem İldaş’ın hazırlayıp sunduğu Yolun Başındayken programına katılan Prof. Dr. Adnan Yüksel, Türkiye’deki eğitim sistemini eleştirirken gençlere de dikkat çekici tavsiyelerde bulundu. Herkesin üniversite mezunu olmak istediğini ama önemli olanın fark yaratmak olduğunu söyleyen Yüksel, “Herkes oturacak ben kimim, ne yapmam gerekir diye düşünecek. Bunu cevaplamadıkça hayatta başarı asla gelmez.” dedi. Gençlere “Fark yaratacağınız alanda devam edin” önerisinde bulunan Yüksel’e göre Türkiye’de çocukların yeteneklerinin erken yaşta belirlenmemesi diplomalı işsizler ordusunun en önemli sebebi:
“İbn-i Sina diyor ki çocukları 3 ila 6 yaş arasında çok iyi izleyin. Gerçek potansiyelleri o yaşlarda ortaya çıkar, yeteneklerine göre destek verin. Bizim bir hücremizin içinde üç milyar yüz altmış milyon yedi yüz baz var. Bunlardan bir tanesi değişik olsa polimorfizm oluyor. Baktığında aynı insan ama aslında hepsi farklı düşünür. Bu farklı farklı yeteneklerde çocuklar ülkemizde aynı eğitime alınıyor. Yapılması gereken çocukları daha anaokulundayken yeteneklerine göre sınıflandırmak… Daha lise, üniversiteye gelmeden onları meslek sahibi yapacağız. Herkes üniversiteli olmak istiyor. Bu ülkeye sucu lazım değil mi? Önemli olan iyi meslek değil, meslekte iyi olacaksınız. Ayakkabıcı bile olsanız kendinize saygı duyduracaksınız. Eğer o üniversite kendindeki yeteneği arttırmayacaksa asla boşa vakit kaybetmesinler, üniversiteye gitmek yerine bir an önce bir ustanın yanında meslek öğrensinler. Dünyanın, Türkiye'nin en zenginleri üniversite mezunu değil. Herkes bir üniversite mezunu olalım, diyor. Bırakın arkadaşlar üniversite mezuniyetini! Ben rektör olarak söylüyorum, iki üniversite kurmuş bir adamım… Üniversite senin yeteneğini arttıracaksa, sende bir farklılık olacaksa devam et. Yoksa git bir an önce fark oluşturacağın bir sektörde bir an önce işe başla. Parasız kaldıktan sonra istersen iki fakülte bitir, ne anlamı var! Sen bu ülkeye, ailene bir katma değer oluşturmadıktan sonra, bu topluma bir farklılık oluşturmadıktan sonra ne önemi var?”
ÜNİVERSİTELER ÖZELEŞTİRİ YAPMALI
Üniversitelerin temel görevinin meslek öğretmek değil öğrencilerin yeteneklerini, farklılıklarını ortaya çıkarmak olduğunu vurgulayan Yüksel, “Üniversite, hayatı doğru okumanın yeri ve en son, en doğru bilginin üretildiği yer. Türkiye'ye bakıyoruz, çok sayıda işsiz var. Demek ki biz hayatı doğru okumayı öğretemiyoruz.” diyerek üniversitelerin de özeleştiri yapması gerektiğini söyledi:
“Bu konuda bir yanlış anlama var, üniversite meslek kazandıran yer değil. Tabii ki meslek kazandırıyor ama tek başına meslek kazandıran yer yüksekokuldur. Üniversite vizyon kazandırır. Hayatı doğru okumayı öğretir. Öğrenmeyi öğrenen, baktığını gören, bir problemle karşılaştığı zaman onu herkesten daha kısa sürede, herkesten daha iyi çözecek insan yetiştirir. Herkes akıl yürütüyor. Problemi kim çözecek? Herkes analiz yapıyor. Bu ülkede sentezi kim yapacak? Çok sayıda mülakat yapmış bir insanım, diyorum ki hocam bu dünyada bir tane dikili ağacın var mı, sen durmadan proje yapmışsın ama sonuca gitmemiş. Böyle bir dünya yok! Üniversite sadece ders dinlenen bir yer değil. Sosyalleşen, devamlı kulüp faaliyetleri yapan, hocasından akademik danışmanlık alan… Üniversite bu demek! Üniversite akademisyenin çocuğa kendi evladı gibi tecrübesini aktardığı bir yer. Doldur doldur boşalt! Sayın YÖK Başkanına da söylüyorum, doldur doldur boşalt olmamalı.”
ZEKİ GENÇLERİMİZİ YURTDIŞINA KAPTIRMAYALIM
Tercih yaparken üniversitelerin mezunlarına da bakmak gerektiğini söyleyen Yüksel, “İlk 100’den öğrenci almışsınız, altı sene okutmuşsunuz ama mezun olduktan sonra ilk yüze sokamamışsınız. Anlamı var mı?” diyerek, kendi akademisyenlik yıllarından örnek verdi:
“Ben Cerrahpaşa’da yıllarca öğretim üyesi oldum, anabilim dalı başkanı, yönetici oldum. Çocuklar İngilizce Tıp’a ilk beş yüzden, altı yüzden giriyor. Zaten çok iyiler. Ben şimdi özeleştiri yapıyorum, o çocuklara ne verdik? Bir şey veremedik, ders anlattık sadece. Cerrahpaşa, Çapa, Hacettepe marka bugün, ona hiç şüphe yok, gurur duyuyoruz ama diyorum ki onlar bu başarılı çocukları aldığı zaman bir sonuç çıksın. Türkiye'nin en iyi öğrencilerini al, sonra ülke dışına çıkart! Ağır söyleyeceğim ama bu Türkiye'ye hiç yakışmayan, Türkiye'yi sevmeyenlerin yaptığı bir hareket. Bu ülke bizim! Gideceğiz ama döneceğiz. Oradaki insanlara hizmet etmek için buranın en zekisini toplayıp götürmeyeceğiz. Eğer bir köyde zekileri alıp çıkartırsanız, genetikçi olarak söylüyorum, orada IQ 2-3 azalır. Çünkü epigenetik faktör olarak anne baba iyiyse çocuğa da geçiyor bu. Onun için biz bu ülkeyi seveceğiz. Bu ülkeye insan yetiştireceğiz. Bu ülkede çok sayıda üniversite ilk üç yüze girecek. 1-2 branşta 400’üncü olduk değil, totalde bakacağız. 20 tane branştan bir tane bölümde dört yüze girmişiz. Bu böyle sevinilecek, onur duyulacak bir şey değil.”
|
Yorum yazarak Şanlı Bayrak Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Şanlı Bayrak Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Şanlı Bayrak Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Şanlı Bayrak Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Şanlı Bayrak Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Şanlı Bayrak Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Şanlı Bayrak Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Şanlı Bayrak Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.