Bu hafta için hazırladığım yazı bambaşkaydı. Takvime bakıp da üniversiteye giriş sınavının bu hafta sonu yapılacağını fark edince sizinle başımdan geçen bir olay üzerine konuşmaya karar verdim.
***
Anadolu Liselerine Giriş Sınavı' nın olduğu gün...
Sınava gireceğim yer evimden uzakta olduğundan erkenden uyanmıştım. Anneciğim de bana kahvaltı hazırlamıştı. Bir şeyler yedikten sonra kendisiyle yola çıkmıştık.
O sabah çok konuşmadım diye hatırlıyorum, ki beni tanıyanlar bilir, bu benim iyi olmadığım anlamına gelir. Stresliydim, ne de olsa hayatımın geri kalan kısmı için mücadele ediyordum. Gerçi ben seçimlerimi zamanında televizyondaki bir filmi izlemeyip dersimi çalışırken yapmıştım, arkadaşlarımla buluşup dışarıda vakit geçirmeyip evimde ders çalışarak yapmıştım. Erken uyanıp okula gitmeden defterlerimi karıştırarak yapmıştım. Ama işte... Yine de...
Sınava gireceğim okula ulaştığımızda sürekli çevresine bakınan akranlarımı gördüm. Kimisinin ağzına bir şeyler tıkıştırıyordu annesi, kimisinin aile büyükleri dua okuyordu elindeki kitaptan ve yüzlerine nefeslerini üflüyorlardı. Kalabalık bir grupla gelenler de vardı, benim gibi tek bir büyüğüyle gelen de. Kısacası okulun bahçesindeki herkesin yüzünde, gözünde heyecan vardı. Kimsenin yüzüne, özellikle de gözlerinin içine bakmamaya karar verdim. Benim stresim bana yeterdi!
Sınavın başlamasına 30 dakika kala okula öğrencileri almaya başladı görevliler. Sırayla kimlik ve sınava giriş belgesinin kontrolünü yapıyor, üst ataması yapıyor ve binaya alıyorlardı. Ben yine bekliyordum. Öğrenciler birer birer aileleriyle vedalaşıyor ve okulun kapısına yöneliyordu. Bahçede artık çok az sayıda öğrenci kalmıştı. Onların da çoğu okula yeni ulaşanlardı. Biraz soluklanıp binaya yöneleceklerdi. Ben izliyordum herkesi ve bekliyordum. Bekliyordum, bekliyordum, bekliyordum...
Ve bir anda anneciğime dönüp: "Ben sınava girmek istemiyorum." dedim.
Kim bilir o sırada içinden neler geçti kadıncağızın... Kaç senedir çalıştığım bir sınavdı bu.
Üstelik parlak öğrencilerdendim. Bunca emeğimin sırf sınava girmedim diye heba olması gerçekten yazık olurdu.
Annem bana yumuşak bir ses tonuyla : "Tamam, nasıl istersen." dedi.
O ana kadar kimsenin yüzüne anneminki dahil bakmayan ben, annemin yüzüne baktım. Yüzünde bana kızan bir mimik yoktu. Fikri ile zikri aynıydı.
Biraz durup soluklandıktan sonra da sözlerine devam etti. " Eskiden Anadolu Lisesi mi vardı sanki. Diğer okullar da aynı değil mi? Sen yeter ki bu çalışma azmini içinde tut. Nereye gitsen, hangi okulda okusan başarırsın." dedi.
Bu sözleri duyunca bir an düşündüm emeklerimi. Evet doğruydu, çok emek harcamıştım ve artık sona gelmiştim. İçimdeki alevin beni yakmasına izin vermemeliydim. Anneme dönüp şu sözleri söyledim: " Anne, sen beni burada bekle. Ben sorulara bir bakıp geleyim."
Annemden sınav giriş belgemi ve kalemlerimi alıp binaya doğru yöneldim koşar adım.
Okulun kapısından son giren öğrenci bendim! Sınavın da son dakikalarına kadar sorularla boğuştum. Kimilerini okuyup -seni biliyorum- , kimilerine -bana bir yerlerden tanıdık geliyorsun-, kimilerine de -sen nereden çıktın- dedim.
Sonuçta saatlerce süren bir sınav maratonundan çıktığımda kendimi hafiflemiş hissediyordum. Annem elbette beni beklemişti, hem de tam onu bıraktığım yerde.
Yaklaşık 2 ay sonra sınav sonuçlarının açıklandığı gün emeklerinin karşılığını tam da istediği şekilde kazanmış bir insanın mutluluğu vardı üzerimde. O akşam sevgili ablacığım Melda Aslı (kendisinin muhteşem yazılarını da gazete sayfamızda bulabilirsiniz) ve anneciğimle bir kutlama yemeği yedik. Yemekten dönerken eve yaklaştığımız sırada gökyüzüne baktım. “Bu gece yıldızlar her zamankinden daha parlak ve güzel.” deyiverdim. Bu söz aile içinde çok tutuldu. Kim ne zaman bir başarıya imza atsa, bu cümleyi kuruyor.
***
Sevgili anneciğimin(ruhu şad olsun) o gün, o okul bahçesinde bana söylediği sözler öylesine moral vermişti ki; ben ömrüm boyunca tüm sınavlara bu felsefe ile, tüm iş mülakatlarıma bu inançla girdim.
***
Bize bazen tek seçenekmiş gibi görünen şeylerin aslında sonsuz ihtimalden biri olduğunu gördüm.
Tabi görmek için resmi, birkaç adım geriye çekilmek; uzaktan bakmak gerekir ona. Bana bu yetiyi anneciğim o gün, adını hatırlamadığım bir okulun bahçesinde ayakta beklerken verdi.
***
Bu hafta sınava girecek sevgili genç arkadaşlarım!
Bu sınav hayatınızın başlangıcı değil, sonu hiç değil!
Sınav sonucunuz ne olursa olsun, siz yine aynı kişisiniz. Sınav size ne değer katar ne de sizin değerinizden çalar.
Hepinize başarılar dilerim!
Yorum yazarak Şanlı Bayrak Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Şanlı Bayrak Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Şanlı Bayrak Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Şanlı Bayrak Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Şanlı Bayrak Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Şanlı Bayrak Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Şanlı Bayrak Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Şanlı Bayrak Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.